11 research outputs found
Türkiye’de Sosyal Hizmet Eğitiminin Tarihi
Since the early years of the 20th century, following the educational studies carried out by Charity
Organization in England and New York Philanthropy School in the USA, social work education has
been introduced and this kind of education has spread to many other countries in the world. One of
those countries including social work education is Turkey. For more than 50 years, thanks to the
education act in Turkey, there have been many social workers and conductors. By cooperating with
various disciplines and under the leadership of the United Nations, the first school of social work
education “Social Services Academy” was launched in 1961 in Turkey. Offering 4-year occupational
education following high school, Social Services Academy has been the foundation of social work
education, especially Hacettepe University Department of Social Work and contributed to the
foundation of other schools in Turkey. This study aims to discuss historical development of social work
education in Turke
ENGELLİ BİREYLERİN KAMUSAL HİZMETLERE ERİŞEBİLMESİNDE BELEDİYELERİN YERİ
Engelli bireyler, toplum içerisinde yaşayan dezavantajlı gruplar arasında yer almaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından bireyin sosyal hayata katılmasını engelleyen,
bireyin eylem ve faaliyetlerini kısıtlayan zihinsel veya bedensel kısıtlılık şeklinde tanımlanan
engellilik, günümüzün devam eden önemli sorunları arasında kabul edilmektedir. Özellikle
erişebilirlik kavramı bağlamında insan haklarına erişim, fiziksel mekânların kullanımı ve
toplumsal imkânlara ulaşım konusunda engelli bireyler büyük sorunlarla karşılaşmaktadır.
Nitekim söz konusu sorunla mücadele konusunda hem uluslararası hukukta hem de ulusal
mevzuatta alınan yasal düzenlemelerle başta engelli bireyin kendi yaşam çevresi olmak
üzere toplumdaki tüm hizmet ve alanlara erişebilmesine imkân tanınmaya çalışılmıştır. Bu
kapsamda belediyeler de eğitimden sağlığa istihdamdan ulaşıma kadar engelliler için gerekli
olan tüm gereksinimlerin karşılanmasında önemli görev ve sorumluluklar yüklenen kurumlar
arasında bulunmaktadır. Erişebilirlik ölçütüne göre engelli bireylerin hizmet ve imkânlardan
yararlanması konusunda avantajlı bir durumda olan belediyeler, fiziki mekânların erişebilir
hale getirilmesinden, engellilerin istihdamına kadar üstlendiği çeşitli görevler ile yürüttüğü
hizmetler bakımından günümüzde daha fazla önemli bir hale gelmiştir. Dolayısıyla çalışmada
engelli bireylerin kamusal hizmetlere ulaşımı ile mekânlara erişebilmesinde belediyelerin
sunduğu sosyal hizmetler ele alınarak erişilebilirlik konusunda yürütülen politika ve
uygulamalara katkı verilmesi amaçlanmıştır
Social Work Practices of municipalities during the COVID-19 outbreak
Covid-19 (koronavirüs) salgın hastalığı ilk defa 2019 yılı aralık ayında Çin’de görülmüştür. Daha sonra tüm dünyaya yayılarak küresel ölçekte krizlere neden olmuştur. Birçok ülke idaresi başta sağlık olmak üzere ekonomi, eğitim gibi birçok alanda salgının verdiği zararları karşılama ve ortaya çıkabilecek olası daha derin krizleri de önleme çabasına girişmiştir. Bu kapsamda ülkelerin hem merkezi hem de belediye idareleri kendine özgü imkân ve kaynaklar çerçevesinde koronavirüs salgınına karşı mücadele vermeye başlamıştır. Nitekim krizin dünya genelinde hızla yayılmaya başlaması, mücadelenin de en az bu hızla yürütülmesini zorunlu kılmıştır. Bu nedenle yerel alanlarda birey ve topluluklara en yakın olan ve hizmetlere de en kolay şekilde erişme imkânı sunan belediye idareleri salgınla mücadelede daha avantajlı durumda olmuştur. Çünkü salgınla birlikte ortaya çıkan küresel krize karşı alınacak hızlı ve etkili tedbirler toplumun daha az kayıpla süreci atlatabilmesine imkân tanımıştır. Dolayısıyla birçok ülkede merkezi yönetim yanında yerel yönetim birimi olan belediyeler de salgınla mücadelede kapsamında çeşitli sosyal hizmet uygulamalarını yerel halka sunmaya çalışmıştır. Bu bağlamda çalışmada dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınına karşı farklı ülkelerin belediyeleri tarafından pandeminin başlangıcından itibaren sunulan sosyal hizmet uygulamaları incelenmiştir.Covid-19 pandemic first broke out in December 2019 in China and since then it has caused global crises all over the world. Therefore, most countries of the world have been struggling to meet current pandemic-based problems in many areas first in health, economy, education and to stop any other potential crisis with more effects. Both central and municipalities have fought against corona virus with their means and sources because quick and efficient measures taken against the rapid growth of the global crisis have made the countries deal with the period more effectively. In many countries, municipalities along with central governments have worked to offer various social work practices. This study focuses on these various social work practices that municipalities in different countries have shouldered since the beginning of the coronavirus pandemic
Contributions of city councils to the decentralization of social services
Refah devleti uygulamalarının tartışılıp neo-liberal politikaların uygulanmaya
konulduğu 1980’li yıllardaki ekonomik ve mali krizler, ülkelerin sosyal politika
belirleyicilerinde çeşitli aktörlerin yer almasına imkân tanımıştır. Özellikle
ülkelerdeki sosyal refah politikalarının belirlenmesinde merkezi idareye destek
olma amacı taşıyan yönetişim ilkesi katılımcı bir yönetim mekanizmasına zemin
hazırlamıştır. Böylece sosyal politikaların bel kemiğini oluşturan sosyal
hizmetlerde yerel yönetimlerden sivil toplum kuruluşlarına kadar katılımcı bir
idare şekli yerelde ortaya çıkarılmıştır. Özellikle kent konseyleri eliyle yerel
alandaki sosyal yönlü hizmetlerin türünü belirleyen yerel halk, kararlara da
katılarak hizmetlerin niteliğinin gelişmesine ve verimliliğinin artmasına katkı
yapmıştır. Türkiye de kamu yönetimi alanında başlattığı reformlar aracılığıyla
yaşanan bu tür gelişmeleri yerelde uygulama koymuştur. Bu bağlamda 2004
yılından itibaren yerel yönetim alanında başlatılan yasal düzenlemelerin
içerisine kent konseyleri de eklenerek sosyal hizmetlerin yerelleşme süreci
hızlandırılmak istenmiştir. Çalışmada kent konseylerinin sosyal hizmetlerin
yerel idareler eliyle yaygınlaştırılması arayışı sürecine olası katkılarının ortaya
konması amaçlanmıştı
BELEDİYELERİN YOKSULLUKLA MÜCADELEDEKİ ROLÜ: MALATYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ÖRNEĞİ
Tarihin her döneminde görülen yoksulluk sorunu, günümüzde
daha da önem arz etmştir. Dünya üzerinde ülkeler, idari, sosyal,
kültürel yapıları ile ekonomik durumlarına göre yoksullukla mücadele
konusunda kendi yöntemlerini geliştirmişlerdir. Bu çerçevede birçok
ülke, merkezi yönetim kadar yerel yönetimleri de bu sorunla
mücadelede daha aktif bir duruma getirmeye çalışmıştır. Bu ülkelerden
birisi de Türkiye’dir. 2000’li yıllardan itibaren gerçekleştirilen yasal
reformlar sonucunda merkezi idarenin yanında yerel yönetimlere özel de
ise belediyelere yoksullukla mücadelede önemli yetki ve roller
verilmiştir. 2004 ve 2005 yıllarında belediye idarelerine yönelik çıkarılan
5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ve 5393 Sayılı Belediye Kanun
ile yoksullara yönelik yerel alandaki sosyal politika ve hizmetler
konusunda belediyelere çeşitli sorumluluklar yüklenmiştir. Yapılan bu
yasal reformlarla belediyeler bulundukları alanlarda yoksullukla
mücadele temel yönetim birimlerden birisi haline gelmiştir. Daha
sonrasında 2012 yılında düzenlenen 6360 sayılı yasayla birlikte
belediyelerin hem yönetim yapılarının güçlendirilmesi hem de yerel
alanlardaki belediye hizmetlerin yaygınlaştırılması hedeflenmiştir.
Böylelikle yoksullukla mücadele konusunda, merkezi idarenin yanında
yerel yönetim birimi olarak belediyelerin de güçlü bir paydaş ve aktör
olma yolunda önemli bir adım daha atılmıştır. Dolayısıyla bu çalışmada,
Türkiye’de belediyelerin yoksulluk sorunu ile mücadeledeki görev ve sorumlulukları Malatya Büyükşehir Belediyesi (MBB) örneği üzerinden
ele alınmış ve bu sorunun ortadan kaldırılması veya azaltılması için
yerelde yürütülen sosyo-ekonomik yönlü çalışmaların bir
değerlendirilmesi yapılmıştır
Engellilere Yönelik Yerel Sosyal Hizmetlerde Belediyelerin Yeri: Malatya Büyükşehir Belediyesi
20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren engellilere yönelik tıbbi bakım hizmetleri yanındaçeşitli destek ve koruma
hizmetleri de sunulmaya başlanmıştır. Ancak toplum hayatında engelli bireylerin kendi varlıklarını gösterebilme
konusunda uzunca bir dönem geri planda kalmıştır. Bu durum engellilere yönelik politika ve hizmetlerde merkezi idare
dışındaki diğer kurumların görev ve sorumlulukları çok fazla yüklenememesinden kaynaklı olduğu söylenebilir. Fakat
bu olumsuz olgu yerel sosyal politikalar konusunda belediyelere görev ve sorumluluklar verilmesiyle birlikte değişim
göstermeye başlamıştır. Özellikle 2000’li yıllardan itibaren yerel yönetim alanında yapılan reformlarla engellilere
yönelik yerel nitelikli hizmetlerde belediyelere bazı yetki ve görevler verilmiştir. Böylece engellilere sunulan yerel
hizmet ve politika konusunda merkezi yönetimin yanında belediyeler de temel aktör olarak yerini almaya başlamıştır.
Reform döneminde 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Yasası, 5393 sayılı Belediye Yasası ile 2012 yılında çıkarılan 6360
sayılı yasa engelli alanında belediyelere yönelik emredici hükümler ile görevler yükleyerek çeşitli haklar ile hizmetleri
ortaya koymuştur. Bu bağlamda belediyeler kendi imkânları dâhilinde hizmetlerin niteliğinden mekânların kullanıma
kadar farklı hizmetleri engellilerin kullanımına sunmaya ve toplum hayatına uyum konusunda destek olmaya
çalışmıştır. Dolayısıyla çalışmada engelli bireylere yönelik belediyelere verilen görev ve sorumluluklar ile hizmet ve
uygulamalar Malatya Büyükşehir Belediyesi örneği üzerinden ele alınmıştır. Böylece yerel alanda belediyelerin
engellilere yönelik sunduğu iyi hizmet uygulamalarını ortaya koymak, olası eksiklikleri tespit etmek ve ileride yapılacak
hizmetlere yol göstermek amaçlanmıştır
An evaluatıon for the organısatıon of socıal servıces on local admınıstratıons
Sosyal hizmetler, dezavantajlı bireyler ile toplulukların öncelikli olduğu ancak toplumun
tüm üyelerinin karşılaştığı sosyo-ekonomik sorunların çözümüne yönelik sunulan hizmetlerin
bütünüdür. Dolayısıyla birçok ülkede, bu hizmetlerin belirlenmesinden üretilip sunulmasına
kadar tüm süreçten birincil derecede sorumlu olan yönetim kademesi merkezi yönetim
olmuştur. Ancak 1980’li yıllarla birlikte küreselleşme, yerelleşme gibi fikirler ile neo-liberal
politikalar sonucunda sosyal hizmetlerin yürütülmesinde, merkezi idareler yanında yerel
yönetimler de yer almaya başlamıştır. Bu dönüşümden etkilenerek geliştirilen reformlarla
yerel yönetim kademelerini sosyal hizmetler konusunda yetkilendiren ülkelerden birisi
de Türkiye’dir. Özellikle 2000’li yıllarda başlatılan kamu yönetimi alanındaki reformlarla,
belediyelere sosyal hizmetler alanında önemli yetki ve sorumluluklar yüklenmiştir. Böylece
Türkiye’de yerel alanda sunulan sosyal hizmetler konusunda belediyeler de kendilerine özgü
geliştirdikleri örgütlenme biçimleri ile bu hizmetleri yürütmüşlerdir. Ancak niteliği itibariyle
bireyi merkeze alan önemli bir hizmet alanı olan sosyal hizmetlerin belediyelerdeki örgütlenme
şekilleri durum itibariyle belirli bir standart ve ölçüden uzak kaldığı ve buna bağlı olarak da
hizmet kollarının teşkilatlanma içerisinde dağınık bir yapıda olduğu gözlemlenmiştir. Bu
bağlamda, çalışmada Türkiye’deki büyükşehir belediyelerinin teşkilat yapıları içerisinde sosyal
hizmetlerle ilgili birimlerin örgütlenme şekilleri ele alınarak bir değerlendirme yapılmıştır